Bölüm 2: Pandemi sürerken mahpus olmak
Söyleşimizin ikinci bölümünde Cihan’la ve Can’la hapishanede pandemi sürecinde mahpus olmaya dair konuştuk.
Söyleşimizin ilk bölümünü okumak için linki ziyaret edebilirsiniz.
‘Verilen yemekler takviye gıdaya erişemeyen mahpuslar için yeterli değil’
Pandemi Sürecinde en çok ne konularda sorunlar yaşıyordunuz? Örneğin kantinden yeterli malzemelere erişiminiz var mıydı ya da sağlığa erişim konusunda nasıl sıkıntılarla karşılaşıyordunuz? Hastaneye ya da revire gidebiliyor muydunuz?
Cihan Erdal (CE): Yemek konusunda epey bir sıkıntı çekiyorduk. Yemekhaneden verilen yemekler yoksul bir insan için, parası olmayan, kantinden takviye gıdaya erişemeyecek kimseler için yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Bir insanın hapishanede sağlıklı olarak yaşamaya devam edebilmesi için dışarıdan bir desteğe ihtiyacı var. Kahvaltı, akşam yemeği gibi farklı farklı öğünlerde sağlıklı beslenme adına devamlı dışarıdan takviye diyebileceğimiz gıdalara ihtiyaç duyuyorduk. Bu her ay gerçekleştirmemiz gereken bir harcama ve bir yandan da istediğimiz her şeye de ulaşma şansımız olmuyordu, kantinde bulunan ürün ve stok miktarlarına yönelik bir liste var ve bununla kısıtlanıyor alabilecekleriniz. Örneğin o listede yumurta yok, talep ettiğiniz noktada bu talebiniz gerçekleşmiyor. Dolayısıyla size sunulan gayet sınırlı bir alışveriş listesinden beslenmenizi desteklemeye çalışıyorsunuz. Bununla birlikte sağlık ve revir kısmını Can daha iyi anlatabilir. Revire gitmek bir sorun değil ama orada aldığınız sağlık hizmeti nitelikli bir sağlık hizmeti değil. Ben doğrudan böyle bir sorun yaşamadım ama birlikte kaldığımız ciddi sağlık sorunları yaşayan arkadaşlarımız için revirden sonra hastaneye sevk sırasındaki süreç çok zahmetli ve sıkıntılı aşamalar.
‘Su, temizlik malzemeleri, telefon kartı da mahpuslara hiç koşul aranmaksızın verilmeli’
Can Memiş (CM): Ben de kantinle başlayayım. Aslında kantin listesi gayet geniş ancak bu ürünler stokta yok, yani kantinde bu ürünler yok. Hele ilk gittiğimiz hapishane yeni açılmış bir kurumdu, aradığımız hiçbir şey yok neredeyse. Tuvalet kağıdı dahi bulmakta zorluk çektiğimiz bir yerdi. Sonrasında gittiğimiz hapishanedeki kantin görece daha iyiydi, en azından listesiyle uyumluydu.
Aradığımız pek çok gıda maddesine ulaşamadığımız oldu. Bu noktada Cihan’ın da dediği gibi örneğin su ücretsiz olmalı, içme suyunun tutuklulara ya da hükümlülere ücretsiz olarak hapishane idaresi ya da Adalet Bakanlığı tarafından temin edilmesi gerekir. Hele de özellikle uzun yıllardır hapishanede olanları düşündüğümüzde bu durum hayati bir ihtiyaç, ekonomik duruma bakılmaksızın sosyal devlet gereği olması gerekir. Nasıl ki gıda her gün üç öğün verilebiliyorsa, su, temizlik malzemeleri, telefon kartı da hiç koşul aranmaksızın verilmeli. Çünkü örneğin telefonla görüş hakkınız var ama telefon kartınız olmadığı sürece görüş gerçekleştiremiyorsunuz. Aslında baktığınızda çok kısıtlayıcı bir durum, olmaması gereken bir durum.
Bazı hapishanelerle çalışan yardım dernekleri var, ekonomik durumu iyi olmayan tutuklu ya da mahkumların bu tür ihtiyaçlarını karşılaştıklarından bahsediliyor. Ben doğrudan karşılaşmadım buralardan yararlananlarla ama bu derneklere ihtiyaç olmaksızın devletin bu ihtiyaçları karşılaması gerekir diye düşünüyorum. Sağlık hizmetlerinden yararlanmak oldukça külfetli çünkü sizi hastaneye götürdükleri zaman sizi karantinaya alıyorlar, burada ayrı orada ayrı karantinalarda kalıyorsunuz. Odanız değişiyor, bütün hayat akışınız değişiyor bu pandemi sürecinden dolayı. Dolayısıyla hastaneye gidenler epey eziyet çekiyorlardı. Normalde rapor alabilmesi gereken hasta tutuklular, bizim de yargılandığımız dosyada Koah hastası olan, yatarken uyurken zorlanan arkadaşlarımız vardı.
Bir gün dahi hapishanede olmaması gereken ancak hastaneye gittiğinde yazılan raporlarda aksine karar verilenler oluyor. Sizler bu alanda çalıştığınız için daha sık karşılaşıyorsunuzdur bu durumlarla. Mahpusların hastalıklarını dikkate almayan, iki dakika dahi görmeyip hapishanede kalabilir raporu verilen bir arkadaşımız var, gözle görülebilir bir hastalığı olduğu aşikar. Hastanedeki heyet suratına dahi bakmadan tamam geç diyerek rapor düzenlemişler. Bu durumun kendisi hapishanede sağlık hizmetlerinden yararlanmanın ne kadar zorlu olduğunu bize gösteriyor. Hijyen meselesi belki karakollara oranla daha iyi ama oralarda dahi bahsettiğimiz hijyen malzemelerinin de eklenmesi gerekir. Hapishane yönetimi tarafından karşılanması gerekir bunların.
Bazı hapishanelerden de duyduğumuz kadarıyla ayda bir yarım bardak çamaşır suyu verildiği, bunun da sulandırılarak verildiği aktarılıyor bize, siz nasıl deneyimlediniz, hijyen malzemeleri hiç mi verilmiyordu, veriliyorsa ne kadar veriliyordu? İç kantin ve dışarıdaki fiyatları karşılaştırdığınızda bir fark görüyor musunuz?
CE&CM : Çamaşır suyunu da biz kantinden satın alıyorduk, bir tek çamaşır suyu ve bulaşık deterjanı vardı zaten yalnızca, temizlik malzemesi noktasında da bir çeşitlilik söz konusu değildi. Ücretsiz olarak karşılanan herhangi bir hijyen ürünü olmadı.
CE: Fiyatlar noktasında da aslında dışarıyla karşılaştırıldığında fiyatlar bir miktar daha düşüktü ancak yine de zaman geçtikçe her ürünün zamlandığını birebir gözlemledik, Eylül 2020’den Haziran 2021’e her fişi elimize aldığımızda aldığımız ürünlerin zamlandığını ve fiyatların arttığını gözlemledik. Çok da ucuz diyebileceğimiz meblağlar değildi bunlar.
CM: Yemekler konusunda da aynı şekilde, yemekleri yaparken kullandıkları yağ kesinlikle insan sağlığına zarar veriyor. Cihan da ben de bu durumdan epey muzdariptik. Alternatif bir şeyler yapmaya çalışıyorduk ancak genelde çok benzer ve tatsız yemekler vardı. Güya bizim bulunduğumuz hapishanedeki yemek tedarikçisi ödül almış. Çok merak ediyorum o ödülü verenler düzenli olarak bu yemekleri yemeğe kalksalar yine de bu ödülü verirler miydi diye.
CE: Sulu yemekler özellikle… Yağın kokusundan yemeğe yaklaşılamayacak derecede kötü bir yağdan söz ediyoruz. Dışarıda, içeride bir insanın asla tüketmemesi gereken bir yağ. Can’ın da bahsettiği gibi kendi bütçemizle kantinden aldığımız gıda ürünleriyle farklı menüler oluşturmaya çalıştık bu da başlı başına bir işti bizim için.
Peki hiç meyve veriyorlar mıydı? Haftada bir defa tek çeşit veriliyor genelde sizde de öyle miydi?
Evet bizde de öyleydi.
Söyleşimiz üçüncü bölümüyle haftaya devam edecek…