Yeni KHK ve Tek Tip Elbise… Ne Yapılmak İsteniyor? Biz Neden Karşıyız?

TCPS Basın Duyuruları 21 

Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, 20 Kasım 2017 tarihinde 695 ve 696 sayılı iki Kanun Hükmünde Kararname’yi “kararlaştırdı”. Bu iki KHK, Kasım ayında kararlaştırılmış olmasına rağmen aradan bir ay geçtikten sonra 24 Aralık 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak kamuoyuyla paylaşıldı. KHK’larda 144 madde yer alıyor. Bu maddelerden üçü hapishaneleri ve mahpusları doğrudan ilgilendiriyor.

696 sayılı KHK’nın 102’inci maddesi, ikinci dereceye kadar akrabalardan birinin hayati tehlike oluşturacak hastalığı veya ölümü halinde mahpusun izin alabilmesini hapishane müdürlerinin önerisine bağlı hale getirirken[1] 101 ve 103’üncü maddeler ise siyasi mahpusların tek tip elbise giymesini, giymeyi kabul etmemeleri halinde kendilerine disiplin cezası verilmesini öngörüyor.

101’inci madde, mahpusların tek tip elbise giymeyi reddetmeleri halinde “ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma” cezası verilmesini karar altına alıyor.[2]

103’üncü madde ise iki fıkradan oluşuyor ve ilk fıkrası şunları içeriyor:

1-     Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında tutuklu veya hükümlü olanlar “duruşmaya sevk nedeniyle ceza infaz kurumu dışına çıkarılmaları durumunda” tek tip elbise giyecektir

2-     Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Anayasayı İhlal” (madde 309) ve “Hükümete Karşı Suç” (madde 312) maddeleri nedeniyle tutuklu ve hükümlü olanlar “badem kurusu”, TMK kapsamında tutuklu ve hükümlü olan diğer mahpuslar ise “gri renginde göğüs ve pantolon bölümü bitişik (tulum) giysiler” giyecektir

3-     Kadın tutuklu ve hükümlülerin giyeceği tek tip elbiseler tulum şeklinde olmayabilir

4-     Çocuklar ve hamile kadınlar tek tip elbise giymeyecektir

5-     Tek tip elbiseye dair ayrıntıların çıkarılacak olan bir yönetmelikle belirlenecektir

103’üncü maddenin ikinci fıkrası ise tek tip elbiseyi düzenleyen yönetmeliğin bir ay içerisinde yürürlüğe konulacağını ve tek tip elbisenin de bu tarihten itibaren uygulamaya gireceğini karar altına alıyor.

Bu iki maddeden anlaşılmaktadır ki

1- Son yıllarda “Terör örgütüne mensup olmasa dahi” diye hakkında TMK’dan hüküm verilen öğrenciler, gazeteciler, avukatlar, doktorlar, milletvekilleri vs. de dahil herkes yargılandığı sürece tek tip elbise giymek zorundadır.

2- “Badem kurusu” ile “gri” tek tip elbise giyecekler arasında “FETÖ iddiasıyla tutuklananlar badem kurusu giyecek, diğerleri gri” ayrımı doğru değildir. Ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanan tüm siyasi mahpusların badem kurusu tek tip elbise giymesi planlanmaktadır.

3- Her ne kadar KHK’da net olarak ifade edilmese de yönetmeliğin bir ay içerisinde çıkarılıp yürürlüğe girmesi öngörülmektedir.

4- Tek tip elbise giymeyi kabul etmeyen mahpusların bir aydan üç aya kadar ailesiyle görüş yapabilmesi engellenecek ve ilgili yasa gereği mahpus tek tip elbise giymeyi kabul etmediği sürece aile görüşü yapması mümkün olmayacak ve ziyaret yasağına ek olarak 20 güne kadar hücreye koyma cezası verilebilecektir.

5- Mahpuslar tek tip elbise giymeyi kabul etmediklerinde üst üste disiplin cezaları verilecek ve “infaz yakma” durumuyla, bir başka deyişle koşullu salıverilme haklarını kaybetme ile karşı karşıya kalacaklardır.

6- Tek tip elbise giymeyi kabul etmeyen mahpuslar mahkemeye çıkarılmayabilecek, yargı süreçleri işlemeyecek, insanlar mahkemeye çıkmadan haklarında hüküm verilmesi gündeme gelebilecektir.

Sonuç Olarak;

1 Kasım 2017 tarihi itibariyle TMK ve TCK’nın ilgili maddeleri yargılanan mahpusların sayısı 62.669 olarak belirtilmişti.[3] Daha önce yapılan açıklamalar bu mahpusların yaklaşık 50 bininin FETÖ iddiasıyla tutuklu olduklarını ve yargılama süreçlerinin devam ettiğini göstermektedir.[4] Bu rakamlar işaret etmektedir ki yaklaşık 60 bin mahpusa tek tip elbise giydirilmesi planlanmaktadır.

CİSST/TCPS olarak tek tip elbisenin bir insan hakkı ihlali olduğunu, mahpusları haklara sahip birer özne olmaktan çıkarıp suçlu olarak damgalanmış nesneler haline dönüştürdüğünü, masumiyet karinesini ihlal ederek henüz yargılama aşamasındaki insanları suçlu ilan ettiğini belirtiyor ve tek tip elbise uygulamasına karşı çıkıyoruz.

Tek tip elbise, 12 Eylül darbe sürecinde de uygulanmaya çalışılmış, mahpusların direnişleriyle karşılaşmış, yargılamaları sürdürülemez hale getirmiş, mahpuslara ve ailelerine birçok acı yaşattıktan ve ölümlere yol açtıktan sonra bu uygulamadan vaz geçilmişti. Tekrar gündeme getirilmiş olması bir akıl tutulması durumudur. Bu yanlıştan bir an önce geri dönülmesini temenni ediyoruz.

 

[1] Mahpusun, ikinci dereceye kadar akrabalarının ağır hastalığı veya ölümü durumunda izin alabilmesi daha önce soruşturma aşamasında soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısının, dava aşamasında ise davayı yürüten hakim veya mahkemenin belirleyiciliğinde iken yeni düzenleme ile bu izin “ceza infaz kurumu en üst amirinin önerisi ve Cumhuriyet başsavcılığının onayı”na bağlı hale getirilmiştir.

[2] 101’inci madde Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 43. Maddesinin ikinci fıkrasına şunu ekliyor: “g) Ceza infaz kurumu idaresince verilen kıyafetleri giymemek veya verilen kıyafetlere kasten zarar vermek”

[3] CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin 27 Kasım 2017 tarihli basın bülteninden.

[4] Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın 7 Temmuz 2017 tarihinde basına yansıyan açıklamasından.