Yaşamı ve İnsan Onurunu Savunuyoruz

Türkiye hapishanelerinde devam eden açlık grevlerine ve ölüm oruçlarına dikkat çekmek amacıyla yakın zamanda gerçekleşen ölüm oruçlarının yaşam hakkının ihlaliyle sonuçlandığını da hatırlatmak suretiyle yaşamı savunduğumuzu bir kez daha vurgulamak isteriz!

İzmir Kadın Kapalı Hapishanesinde tutulan Didem Akman’ın hapishane koşullarına ilişkin ve özellikle de ağırlaştırılmış müebbet hükmü verilen mahpusların infaz rejimine ilişkin düzeltmeler yapılması talepleriyle; İzmir Kapalı Hapishanesi’de tutulan Özgür Karakaya’nın ise adil yargılanma ve hapishane koşullarının düzeltilmesi talepleriyle 19 Şubat’ta başlattıkları açlık grevi ölüm orucuna dönüşmüş ve 100 günü aşmıştır. İzmir Kadın Kapalı Hapishanesinde tutulan Sevil Karaaslan, Evin Şahin ve Mizgin Çiçek’in de sağlık durumu kötüleşen Didem Akman’a destek olmak amacıyla açlık grevine başladıkları öğrenilmiştir. Silivri Hapishanesinde tutulan Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal‘ın adil yargılanma talebiyle başlattıkları ölüm oruçları ise 150 günü aşkın süredir devam etmektedir. Özellikle hücrede tutulan ve tüm ihtiyaçlarını tek başına gidermek zorunda olan Didem Akman’ın sağlık durumu her geçen gün hızla kötüleşmektedir.

Ölüm oruçlarında olan tüm bu kişilerin sağlık durumları kaygı verici boyuttadır. Geçmişte Türkiye hapishanelerinde sürdürülmüş olan açlık grevleri ve ölüm oruçları sonucunda pek çok mahpusun, yaşamlarını kalıcı sağlık sorunları ve sakatlıklarla sürdürmek zorunda kaldığı da bilinmektedir. Dahası yakın geçmişte  Helin Bölek, İbrahim Gökçek ve Mustafa Koçak yaşamlarını ölüm orucunda yitirmiştir. 

Hiçbir şeyin yaşamdan daha kutsal olmadığını düşünen bizler, geçmişte yaşanan acı tecrübelerin tekrar yaşanmaması ve olası ölüm ve geri dönüşü olmayan sakatlıklar yaşanmadan önce eylemlerin sona erdirilmesi için gerekli insani duyarlılığın gösterilmesini ve demokratik yollarla çözüme kavuşturulması için yetkilileri göreve çağırıyoruz. Mahpusların açlık grevi sürecinde bağımsız sağlık heyetleri tarafından takip edilme talepleri yerine getirilmeli, kelepçeli muayene ve tedaviye zorlama gibi insanlık onuruna ve İstanbul Protokolü’ne aykırı uygulamalara derhal son verilmelidir.

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği 

20.07.2020