Siyasi Mahpusların Açık Görüş Hakkına Sınırlama Getirildi! Siyasi Mahpuslar İçin Ayrımcı İnfaz Rejimine Giden Yol

TCPS Basın Duyuruları 10 

18 Ağustos 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” siyasi mahpusların açık görüş haklarına ciddi sınırlamalar getiriyor.

İki paragraf ve 3 maddeden oluşan yönetmelik şundan ibaret:

Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik

Madde 1 – 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetetmeliğin 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (e) bendi eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.

“(e) Kurum mevcudu, güvenliği ve düzeni dikkate alınmak suretiyle 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan hükümlü ve tutuklular için ceza infaz kurumlarında açık görüşler idare ve gözlem kurulu kararıyla iki ayda bir yaptırılabilir.”

Bu yönetmelik için şu tespitleri yapmak mümkündür:

1- Muhatabı siyasi mahpuslardır.

Yönetmelik nedeniyle açık görüş hakkı sınırlanan mahpuslar TCK’nın, “Devletin güvenliğine karşı suçlar” (madde 302-308), “Anayasal düzene karşı suçlar” (madde 309-316), “Milli savunmaya karşı suçlar” (madde 317-325), “Devlet sırlarına karşı suçlar” (madde 326-339) ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren fiiller nedeniyle tutuklanan veya hüküm giyenler yani sadece “siyasiler”dir. Adli mahpuslar eski yönetmelik gereğince ayda bir açık görüş yapmaya devam edecektir.

2- Açık görüş hakkı muğlak hale getirilmiştir.

Yönetmelik, siyasi mahpuslar için açık görüş hakkını iki ayda bir yapılacak şekilde düzenlemiyor ve açık görüşü “kurum mevcudu, güvenliği ve düzeni dikkate alınmak suretiyle (…) idare ve gözlem kurulu kararıyla iki ayda bir yaptırılabilir” diyerek koşula (kurum mevcudu, güvenliği, düzeni) ve hapishane idaresinin (idare ve gözlem kurulu) kararına bırakıyor. Eğer bir hapishanenin idare ve gözlem kurulu, “hapishanenin mevcudu ve güvenliği açık görüşe elverişli değil” derse siyasi mahpuslar o hapishanede hiç açık görüş yapamayabilirler.

Bu yönetmelik, siyasi mahpuslar aleyhine kurgulanmış olan Türkiye’nin infaz rejimini daha da olumsuz bir noktaya taşımaktadır. Türkiye’de adli mahpuslar mahkemeler tarafından kendilerine verilen cezanın 2/3’ünü hapishanede geçirirken siyasi mahpuslar için bu süre 3/4’tür. Kendisine 12 sene ceza verilen bir adli mahpus 8 senenin ardından koşullu salıverilme ile serbest kalabilirken siyasi mahpus 9 sene sonra koşullu salıverilmeden faydalanabilir. Müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hükümlüler söz konusu olduğunda ise ayrımcılık daha da uç noktalara varmaktadır. Hakkında müebbet hapse hükmedilen bir adli mahpus (örgütlü suçlar hariç) 24 yıl sonra koşullu salıverilme hakkına kavuşurken siyasi mahpuslar için bu süre 30 senedir. Ağırlaştırılmış müebbet hükmü için ise örgütlü suçlar haricindeki adliler 30 sene sonra koşullu salıverilebilirken siyasi mahpuslar “ölene kadar” hapiste tutulurlar ve koşullu salıverilme hakkından faydalanamazlar.

17 Ağustos tarihli kısmı (özel) af düzenlemesinde de “1 Temmuz 2016 öncesi işlenen suçlarda” infaz oranı adli mahpuslar için 2/3’ten1/2’ye çekilir ve denetimli serbestlik süresi 2 yıla çıkarılırken siyasi mahpuslar bu düzenlemenin dışında bırakıldılar. Bu son düzenleme ile “1 Temmuz 2016 öncesi işlenen suçun” faili hakkında 12 yıl hüküm verildiğinde adli ise 4 sene sonra, siyasi ise 8 sene sonra tahliye olabilecektir.

Bu yönetmelik, infaz rejimlerinde gelecekteki olumsuz değişikliklerin habercisi olarak görülebilir.

Halihazırda siyasi mahpusların hapishanede daha uzun süre tutulmasına yol açan infaz sürelerindeki eşitsizlik kısmi (özel) af ile daha da derinleşmiş ve  açık görüş hakkını sınırlayan bu yönetmelik ile beraber infaz sürelerinin yanı sıra infaz rejimlerinde de farklılığa gidilmiştir. Siyasi mahpuslar artık sadece daha uzun süre hapiste tutulmayacak, mahpus hakları açısından da dezavantajlı duruma getirilecektir. Yani yasal olarak infaz rejimleri de adli mahpuslardan farklı hale getirilecektir.

Açık görüş haklarının ellerinden alınmasına yol açacak olan bu düzenlemenin yerleşmesi, başka haklarının da alınabilmesinin emsali haline gelebilecektir. Çünkü aynı gerekçeler her hak gaspının meşrulaştırılmasına yol açabilecektir.

Bu yönetmelik kabul edilemez. İnfaz sürelerinde eşitsizliğe yol açan hükümlerle beraber ortadan kaldırılmalı, süresi ve rejimi ile beraber ayrılıkçı olmayan, siyasi-adli ayrılığını ortadan kaldıran bir infaz mevzuatı oluşturulmalıdır.