31 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs (COVID-19), kısa sürede neredeyse tüm dünyaya yayılmış ve küresel bir salgın haline gelmiştir.
Türkiye’deki ilk vaka 11 Mart 2020 tarihinde ilan edilmiştir. Virüsün Türkiye’deki etkisi, yapılan açıklamalar ve alınan tedbirler karşısında endişe verici bulunmaktadır. İlk vakadan itibaren Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kurumlar çeşitli açıklamalar yapmaktadır. Adalet Bakanlığı da ceza infaz kurumlarındaki önlemlerini dönem dönem güncelleyerek ilan etmektedir.
Salgın durumu ve Adalet Bakanlığı’nın buna karşın aldığı önlemler, hapishanelerdeki tüm mahpusları etkileyeceği gibi çocuk mahpusların haklarına erişimleri bakımından ayrıca değerlendirilmelidir.
Hapishanelerin Fiziki Ortamları, Salgının Yayılmasını Hızlandırmaktadır
OHAL döneminden beri Türkiye hapishanelerinde kapasite fazlası mahpus tutulduğu, her fırsatta dile getirilmektedir. 3.000’den fazla çocuk mahpusun yarısından fazlası tutukludur ve çocuk hapishanelerinin kapasiteleri gözetildiğinde tutuklu çocukların yarısından fazlası, yetişkin hapishanelerinin çocuk koğuşlarında tutulmaktadır. Bu gerçek, çocuk hapishanelerinin kalabalık nüfusuna, yetişkin hapishanelerindeki çocuk koğuşlarının ise görünmezliğine işaret etmektedir.
Mahpus çocukların dezenfekte edilmiş koşullarda tutulmasını sağlamak çok zordur. Öyle ki çocukların kalabalıklaşma dolayısıyla kişisel alanlarının olmaması, yetişkin hapishanesindeki sayıca az çocuk için son derece kısıtlı alanlarda tutulması, üzerine hijyen malzemelerinin yalnızca kantinden satın alarak temin edebilmeleri ve yaşları ve gelişimleri gereği kişisel hijyenlerine dikkat etme ölçüleri herhangi bir salgının yayılmasını hızlandıracaktır. Bu durumun en yakın örneği, yakın zamanda derneğimize gündeme gelen hapishanelerdeki uyuz salgınıdır.
0-6 yaş arasında anneleriyle tutulan çocukların ise söz konusu salgındaki riskli yaş gruplarıyla tutulma ihtimali yüksektir. Normal düzendeki hapishane şartları dahi beslenme ve barınma açısından anneleriyle tutulan çocuklar için güvenli değilken salgın riski altında bu durum daha zorlayıcı bir hale gelmektedir.
Adalet Bakanlığı’nın Aldığı Önlemler, Başkaca Hak İhlallerine Sebep Olacaktır.
Adalet Bakanlığı, son olarak 16 Mart 2020 tarihinde eylem planına COVID-19’a karşı birtakım önlemler dahil etmiştir. Bu uygulamaların salgını önleme amacının yanı sıra çocukların haklarına erişimleri noktasında çocuğun yüksek yararının gözetilmesi ilkesine nasıl hizmet edeceği tartışılmalıdır.
- Adalet Bakanlığı, öncelikle kuruma kabulde mahpusların sağlık kontrolünden ve belirli gözlemden geçeceğini belirtmiştir.
- Avukatlar, tutuklu ve hükümlülerle ancak acil hallerde kapalı görüş yapabilecektir. Bu durum, Türkiye hapishanelerinin yıllardan beri dile getirilen izolasyonunu çok daha fazla artırmakta ve hak ihlallerinin izlenmesinin önüne geçilmektedir. Acil durum değerlendirmesinin kim tarafından yapılacağı belli olmadığı gibi kapalı görüşlerde avukat ve müvekkilin mahremiyetinin sağlanacağına dair de bir güvence yoktur. Öte yandan mevzuat gereği açık hapishanelerde kapalı görüş kabinleri bulunmadığından açık hapishanede tutulan mahpusların avukat görüşünün gerçekleşmesi, bu önlemler bakımından imkansız hale gelmektedir.
- Kapalı ve açık görüşler ertelenmiştir. Bu erteleme, salgının önüne geçilmesi için gerekli görülse de içerideki çocukların tek ihtiyacı salgından korunmak değildir. Ailelerinin, avukatlarının ve hatta bu önlemler içerisinde izleme kurullarının ziyarete gelmeyeceği ortamda çocukların çok sınırlı olan dış dünyayla iletişimleri, neredeyse ortadan kaldırılmaktadır. Yaratılan bu izole durum, çocukların infaz koruma memurlarıyla ya da akranları arasında yaşadıkları problemlerin gözlemlenemeyeceği anlamına gelmektedir.
- Hapishanedeki her şeyin kantinden satın alınmakla sağlanabileceği gözetildiğinde çocukların kişisel hijyenlerini ve koğuşun temizliğini sağlamak için ihtiyaç duyduğu malzemeleri ya da -günlük verilen öğünler haricinde- takviye gıda ve içme suyu almak için paraya ihtiyaçları vardır. Maddi durumu olmayan çocukların hijyenik ortama ve temiz suya erişimleri de gerçekleşmeyeceğinden temiz ortamda tutulmalarını sağlayacak tek ihtimal Adalet Bakanlığı’nın rutin dezenfeksiyon işlemleri vaadidir. Bu vaat de çocuk hapishanelerinin ve çocuk mahpusların bakanlık için ne yazık ki öncelik olmadığı düzlemde gerçekçi gözükmemektedir. Öte yandan derneğimize gelen başvurular neticesinde şampuan, deterjan gibi temizlik malzemelerinin kimi hapishanelerde çok sınırlı temin edildiği, bunun “çocukların kendilerine zarar vermek amacıyla” kullanmalarından dolayı idare tarafından alınan bir önlem olduğu bilgisi de yer almaktadır.
Yapılan aktarımlar doğrultusunda Adalet Bakanlığı’nın hapishanelerde aldığı önlemler, çocukların daha fazla izole olmalarına, aile ve avukatlarına ulaşmalarında yaşanabilecek sınırlamalar kurum içerisinde yaşanan şiddet olaylarını tetiklemesine neden olabilecektir.
NE YAPILMALI?
- Mahkemelerce alternatif tedbirlerin yetersiz kaldığı durumlarda ancak son çare olarak çocukların tutuklanmasına karar verilebileceği unutulmadan ve kamu kurum ve kuruluşlarının aldığı önlemler hatırlanarak çocukların tutukluluğunu gerektirecek kaçma veya delil karartma şüphesinin bu şartlar altında bulunmadığı kabul edilmelidir. Bu sebeple Türkiye hapishanelerinde tutulan tutuklu çocukların güvenli bir şekilde ailelerine, vasilerine teslim edilmeleri gerekmektedir. Adalet Bakanlığı ve HSK, en kısa sürede mahkemelere bu yönde bir öneri getirmelidir. Diğer yandan dosya avukatları da müvekkillerinin talep ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurup tahliyeleri için ilgili taleplerde bulunarak sürecin hızlanmasına katkı sağlamalıdır.
- Hükümlü çocukların tutulduğu eğitimevlerinin hijyen şartları daha iyi olabilecekse de bu çocukların ciddi bir kısmının disiplin cezasından dolayı kapalı hapishanelerde tutulduğu bilinmektedir. Bu durumda salgına dayalı önlemler sona erinceye kadar çocukların cezalarının ertelenmesine karar verilmelidir. Cezaların ertelenmesine ilişkin kararlarda çocukların katılımı göz önünde bulundurulmalı, tahliyeleri sonrasında gidecekleri güvenli yerler olmadığı takdirde ve talepleri halinde cezanın infazına devam edilmelidir. Bu sayede en azından eğitimevlerinin nüfusu azalacak ve çocuklar kendileri için daha güvenli ve hijyenik ortamlarda kalabilecektir.
- Hapishanelerde tutulan 0-6 yaş çocukların yüksek yararı için tutuklu yargılanan annelerin tahliye edilmeleri gerekmekte, hükümlü annelerin infazının ertelenmesi talepleri öncelikle dikkate alınmalı ve olumlu sonuçlandırılmalıdır.
- Çocukların tahliyeleri gerçekleşene kadar o Çocuk mahpusların hijyen malzemelerini ve içme suyu gibi temel ihtiyaçlarını kantinden parayla satın almaları gerçeğinin salgın karşısında bir dezavantaj sağladığı açıktır. Bu sebeple çocukların tüm hijyen malzemeleri (deterjan, şampuan, sabun, temizlik malzemesi, dezenfektan, kolonya, kullanması gerekiyorsa maske ve eldiven… vb.) ile içme suyu ihtiyaçlarına ücretsiz erişmeleri gerekmektedir. Ayrıca pek çok hapishanede sıcak suyun sınırlı şekilde sağlandığı bilinmektedir. Özel durum dikkate alınarak koğuşlara sürekli ve yeterli miktarda sıcak su sağlanmalıdır.
- Aile ve avukat görüşlerine getirilen engelleme dolayısıyla yaşanacak iletişim problemlerinin önüne geçilmesi için telefon görüş haklarının arttırılması ve çocuk mahpuslar için bunun ücretsiz sağlanması gerekmektedir.
- Çocuk mahpusların ve 0-6 yaş arası annesiyle kalan çocukların sağlık taramaları düzenli olarak yapılmalı; bağışıklık sistemlerini güçlendirici besinler ve besin takviyeleri sağlanmalıdır.
Yaşanan her yeni gün, kamu kurum ve kuruluşları daha ağır önlemler almaktadır. Bu sebeple çok geç olmadan çocuk mahpusların 0-6 yaş arası çocuklarıyla birlikte hapsedilen annelerin aileleri ya da sosyal devletin sağladığı güvenli bakım kurumlarına alınması sağlanmalıdır.