Türkiye’de, annesi hakkında hapis hükmü verilen 0-6 yaş çocuklar için 3 gelecek söz konusudur. Dışarıda kendisine bakacak yakınları varsa onların yanında kalabilir, kendilerine bakacak kimse yoksa hapishanede anneleriyle tutulabilir veya “devlet korumasında” olan çocuk yuvasına yerleştirilebilirler. Anneler, dışarıda bakacak kimselerinin olması halinde dahi emzirmek ve güvenlik gibi nedenlerle çocuklarının yanlarında kalmasını isteyebilmektedir. Türkiye’de annesiyle beraber hapiste tutulan 0-6 yaş arası 500’den fazla çocuk var.
Poyraz Ali, annesiyle birlikte hapishanede tutulan çocuklardan biri. Hükümlü ya da tutuklu olmasa da 2 yıldır o da annesi gibi mahpus, çünkü 4 yaşında ve atipik otizmli olmasına karşın hapishane koşulları Poyraz Ali için de geçerli.
Poyraz Ali %40 Engelli Raporu Olan Bir Çocuk
Uzun soluklu ve geniş kapsamlı epidemiyolojik izleme çalışmaları, erken çocukluk döneminin yaşam üzerindeki etkisinin sanılandan daha belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle çocukların gelişim basamaklarındaki kritik ve duyarlı dönemler olan doğum öncesi, doğum sırası, doğum sonrası dönemde anne-babaya ve bebeğe verilecek destek hayati önem taşımaktadır. 0-2 yaş ve 3-6 yaş kritik dönemlerdir. Bu dönemlerde çocuklar yeterli uyaran alamadıklarında beynin kalıcı olarak köreleceği, en üst potansiyeline ulaşamayacağı araştırmalarla ortaya konmuştur. Yine araştırmalar, çocukların bulunduğu ortamın onların beyin yapılarını, bilişsel, sosyal, duygusal ve davranışsal gelişimlerini etkilediğini ortaya koymuştur. 21. yüzyılda olmamıza rağmen halen bebek ve küçük çocuklar risk altındadır.
(Bu dönemde anne baba çocuk etkileşimi, yeterli ve kaliteli uyaran ve oyun süreci, akranlarla olan iletişim ve etkileşim çocukların ruhsal, duygusal, fiziksel ve zihinsel gelişimini olumlu yönde etkilemektedir. Bu koşullardan mahrum kalan çocuklar normalden farklı davranışlar geliştirebilmektedir.)
Otizm’de üç temel alanda güçlük yaşanmaktadır. Bunlar; çocuğun sosyal gelişimi ve sosyal ilişkilerinde farklılık; kişilerarası iletişim geliştirmede ve başlatmada farklılık; çocuğun ilgi alanlarında, faaliyetlerinde, esneklik ve yaratıcılıkta kısıtlılık ve yineleyiciliktir. Atipik otizm, otizm yelpazesi içinde yer almaktadır. Otizmde, uygun ve yeterli uyaran, düzenli kreş süreci, özel eğitim ve eğitim programlarının çocuğun içinde bulunduğu ortama (eve) taşınması ve psikoterapi desteğiyle oldukça olumlu ilerlemeler kaydedilebilmektedir. Özel eğitime ulaşmaları, düzenli katılımları ve alınan eğitimin tekrarlanması ve farklı ortam ve koşullara genellenebilmesi, yaşıtlarıyla yeterince sosyalleşmeleri, aile bireyleriyle sağlıklı ilişkileri bu hususta büyük önem taşımaktadır. Fakat Poyraz Ali’nin rehabilitasyonu için uygun koşulların hapishanelerde sağlanması mümkün değildir. Poyraz Ali’nin annesinin bu basın duyurusunun ekinde okuyabileceğiniz anlatımı bunun neden mümkün olmadığını ortaya koymaktadır.
Sözleşmeler, Kanunlar…
Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi “çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir” der.
Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocukların yaşam, gelişim, korunma ve katılma haklarının olduğunu kabul etmiştir. Bu hakların uygulanmasında ayrım gözetmemek, çocuğun yüksek yararını düşünmek, hakların uygulanması için her türlü yasal, idari ve diğer önlemleri almak temel ilkelerdir.
Çocuğun gelişim hakkı. eğitim ve oyun hakkı gibi önemli bir çerçeve çizmektedir. Devlet, eğitim hakkının hedefine ulaşması için çocuğun kişiliğine, zihinsel ve bedensel gelişimine, insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygılı, anlayışlı, eşitlik ilkesine bağlı, tüm insanlar arasında dostluk kültürüyle özgür bir toplumda yaşayabileceği koşul ve ortamları sağlamalıdır.
Türkiye’nin yine taraf olduğu Engelli Haklarına Dair Sözleşme’de “Engelli çocuklarla ilgili tüm eylemlerde, çocuğun üstün yararının gözetilmesine öncelik verilecektir.” ifadesi yer alır.
Anayasa’nın 41. maddesine göre, her çocuk korunma ve bakımdan yararlanma yüksek yararına olmadıkça ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet her tür istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.
Türkiye’nin mevzuatında anneleriyle beraber hapiste tutulan çocukları doğrudan ilgilendiren Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 65. maddesinde 0-6 yaş çocuğu olan kadınların durumuna değinilmektedir. “Hükümlünün bakıma muhtaç çocuklarının barındırılması” başlığını taşıyan bu madde içinde 0-6 yaş grubundaki çocukların anneleriyle kalabileceği, onlara yaş, durum ve ihtiyaçlarına göre yiyecek ve içecek verileceği, bu çocukların 3 yaşından sonra hakim kararıyla çocuk yuvalarına veya yetiştirme yurtlarına yerleştirilebileceği belirtilmektedir. Bu kanunun 105/A maddesinde ise “Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan ve koşullu salıverilmesine iki yıl veya daha az süre kalan kadın hükümlüler” için denetimli serbestlik öngörmektedir. Kanunun “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar ile kısa süreli hapis cezalarının özel infaz şekilleri” başlıklı 109 ve 110. maddelerinde ise 0-6 yaş çocuğu olan kadınlara özgü bir düzenleme bulunmamaktadır.
0-6 Yaş Çocuğuyla Tutulan Kadın Mahpuslar İçin Özgürlük İstiyoruz
Yaşlılar, engelliler, ağır hastalar gibi 0-6 yaş grubunda çocuğu olan kadınlar da hapsedilmemeli ve kendileri için “kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar”, hapsetmeye alternatif yöntemler kullanılabilmelidir. Bu nedenle yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır. Bu düzenlemelere, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un denetimli serbestliği düzenleyen maddeleri ile “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı bölümden başlanabilir ve öngörülen süreler uzatılarak birçok annenin çocuğu ile birlikte hapiste tutulması haline son verilebilir.
Poyraz Ali ve annesi söz konusu olduğunda denetimli serbestlik konusunda süre uzatımı çözüm değildir ve özel düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Var olan mevzuata göre 0-6 yaş çocuğu ile hapishanede tutulan siyasi mahpuslar denetimli serbestlikten yararlanamamaktadır. İnfaz sürecinde yaşanan bu ayrımcılık ortadan kaldırılmalı ve siyasi mahpusların da denetimli serbestlikten faydalanmasının önü açılmalıdır.
Adalet Bakanlığı’ndan bu önerilerimizi dikkate almasını istiyor ve Poyraz Ali şahsında anneleriyle beraber hapishanede tutulan tüm çocuklar ve anneleri için talep ettiğimiz özgürlük çağrısına duyarlılık bekliyoruz.
Hapishanelerde anneleriyle beraber tutulan 0-6 yaş çocuklar ve anneleri için özgürlük talep ediyoruz.
İmzacılar
Başak Kültür ve Sanat Vakfı
Bebek Ruh Sağlığı Derneği
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği / Türkiye Hapishane Çalışmaları Merkezi
Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı
Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği
Dışarıda Deli Dalgalar İnisiyatifi
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi
Engelli Kadın Derneği
Eşit Haklar İçin İzleme Derneği
Görülmüştür
Gündem Çocuk Derneği
İnsan Hakları Araştırmaları Derneği
İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi
İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği
İstanbul Otizm Vakfı
Kadınlarla Dayanışma Vakfı
KAOS GL
Mahsus Mahal Derneği
Özgürlükçü Demokrat Avukatlar
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği
Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneği
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi
Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği
Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği
Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı
Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği
Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği
Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği
Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı
Türkiye Kas Hastalıkları Vakfı
Türkiye Sakatlar Derneği
Umut Işığı Özürlü Çocukları Destekleme Derneği
Yüksek Öğrenimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme Vakfı
Özelde Poyraz Ali, genelde Bakırköy Hapishanesi’nde Çocukların Yaşadığı Kimi Sıkıntılar
Zeynep Bakır (Poyraz Ali’nin Annesi)
1) Beslenme her daim ve en ciddi sorunlardan. Çocukların ayrı ekmek hakları bile yok. Biz büyüklerin günde 1 ekmek hakkı var (onların parası da hesabımıza yazılıyor zaten, yani sonradan ödemek üzere devlete borçlanıyoruz). Çocuklu bir kadın bu 1 ekmeği çocuğuyla yettirmek durumunda. Biz kendi içinde dayanışması olan bir koğuşuz. Yani kimse ekmeğini ayırmaz, aynı masada yenir. Bundan kaynaklı bugüne kadar ekmek verilmemesi benim için sorun olmadı ancak artık Poyraz Ali büyüdü. Koğuşta akşama ekmek kalmadığı zamanları görünce onun için ayrı ekmek istedim. Önce vermediler. Ancak sonra muhtemelen bizimle uğraşmamak için 1 ekmek verdiler Poyraz Ali için. Ne var ki başka çocuklara hala verilmiyor. Bu durum sadece ekmek için geçerli değil. Balık, börek, tatlı vb. sayılı her şeyde çocukların sayılmadığını görebiliyoruz. Cuma günleri dilekçe yazılarak bunlar istenebiliyor fakat gardiyan çok rahat “cici bebe yok, gelmedi” gibi şeyler diyebiliyor. Bize de diyor. Cici bebe çocuğumuzun hakkı diye bile kaç dilekçe yazdık (…) (cici bebe de haftalık 1 paket).
2) Poyraz Ali için doktor raporuyla idareyle defalarca görüşerek çiğ yumurta gibi ek hasta iaşesi almayı başarmıştık. Ancak bu ek iaşe ara ara saklanıp verilmiyor. Sonra tekrar görüşmeler. Bakanla bile görüştük bu konuyu. Tekrar yasak kalkıyor, sonra bir gün yine verilmemeye başlanıyor. Şu an gene verilmiyor. Temsilci arkadaşlar müdürle bu konuyu görüşmeye çalışıyor. Gardiyan, yardımcı müdür vb. bir bürokrasiyle konuşup ancak müdüre ulaşabiliyorsun. Hayır, aradaki görüşmelerle iş çözülecekse bu bürokrasi niye işlesin (Koğuştaki örgütlenme bu işi üstlenmeseydi ben tek başıma hem Poyraz Ali ile ilgilenip hem bu görüşmeleri nasıl yapacaktım? Zamanım da, sinirlerim de buna yetmezdi).
3) Boya çeşitleri yasak. Poyraz Ali için Bekir Bozdağ ile görüşmemiz neticesinde boya alabilmiştik. Hatta o dönem kreş bütün çocuklara boya- boyama kitabı dağıtmıştı. Şu an gene yasak, aynı durum oyun hamuru için de geçerli. Gerekçe “hapishanenin kreşi var, orada boyasınlar”. Boya kalemsiz çocuk mu olur? Hem de hapishanede. Boya bize de yasak.
Biz büyüklere de “haftada 3 saat atölyede resim yapabilirsiniz’’ diyorlar. Yani “yapmayın” diyorlar aslında. Koğuşlarda özgürce ana- oğul yapabileceğiniz tek şey TV izlemek. Kantinde pahalı pahalı satıyorlar. ‘’TV izleyin, hareket etmeyin’’. Lakin modern çağın bir zinciri de televizyonlar malum. Düşlerimizi sadece yasaklarla kilitlemiyorlar.
4) Oyuncak yasağı gibi feci bir şey vardı. Ocak 2015’te Poyraz Ali için Bekir Bozdağ ile yapılan görüşmelerde genel hatlarıyla bu yasak kaldırılmıştı. Ancak bu durum uzun sürmedi “onun pili var, bu ahşap” gibi komik gerekçelerle oyuncaklar alınmayabiliyor. Halbuki pilli radyo dinliyoruz hapishanede, kuşlar için de ahşap kafesler istiyorlar. Bazen öyle çelişiyor ki kendisiyle bu yasakçı bürokrasi. Şu an hücremize baktığımda gördüğüm her oyuncak için bu koğuşun temsilcileri sayısız görüşme yapmıştır mesela (…)
Sorsanız “biz oyuncak veriyoruz” diyeceklerdir. Kendilerine yapılan bağışlardan. Diğer annelere ulaşabildiğim kadar yasağın kalktığını ben haberdar ettim oysa, dilekçe yazdırdım “oyuncak isteyin çocuklarınıza” diye ricalarda bulundum. Ben de “ne veriyorlar acaba” diye denemek için dilekçe yazıp “zihinsel ve fiziksel etkinlik için” oyuncak istedim. Kullanılmış, birbirine takması sorunlu adi lego ile plastik bir top geldi. Dilekçe yazmasam o da yok (…) Çocukların oyuncak sorununu çözme ciddiyetinden uzak, öylesine bir görev savma işi şeklinde yapılıyor oyuncak dağıtım. Oysa dünya kadar bağış alıyor hapishane bu sebeple. Oyuncak yasağı varken de 3 ayda bir, kreş bir parça oyuncak veriyordu “biz ihtiyaç karşılıyoruz” diyorlardı, fiilen durum yine aynı sayılır.
5) Çocukların bez hakkı var ancak çocuğun kaç numara beze ihtiyacı olduğundan ziyade “elde kaç numara bez var” o belirleyici. 5 numara bez kullanan çocuk için çok rahat “5 numara kalmadı 3 var” diyebiliyorlar. Bu yüzden kaç kere yatağa taşan çişi temizlemek zorunda kaldım ve hapishanede bu yatak, çarşaf, çocuk temizleme işi sandığınızdan daha zor. Neden? (6.madde)
6) Haftada bir kirli çamaşırlar alınıp topluca yıkanıyor. Ancak toplu yıkamaya böyle çişli çamaşırları kendimiz uygun görmeyip vermiyoruz. Diğer yanı da bu yıkamalar çok yüksek derecelerde yapılıyor, kurutması da. Zaten eşya bozuluyor diye pek çok şeyi bu yıkamaya vermeyip elde yıkıyoruz. Banyo olarak tuvaleti kullanıyoruz. Eğimden kaynaklı hücrenin içi su doluyor. Ya da ortak banyolar var. Üst katta 1 tane, alt katta 1 tane. Onlar da çocuk için uygun olmuyor. Yani çocuğu hücrede bırakıp uzun süre gitmek uygun olmuyor. Toplu çamaşırlarda çocuğunkilerin ayrı yıkanması için de hayli tartıştık. Diğer çocuklarınki ayrı yıkanmıyor.
7) Her koğuşun bir revir günü- saati var. O günler-saatler dışında (haftada 1) revire çıkamıyorsun hasta olsan da kabul edilmiyor. Bu çocuk için de geçerli (sadece ‘acil’ durumlar istisna). Alerji, grip vs. acil durumlar arasında sayılmıyor. İlaç yazınca da 2 gün sonra geliyor (en erken). Sağlıklıysan şanslısın. Çocuk da olsan aynı.
Hastaneye gidilen ringler çok kötü. Bölmeler küçük, emniyet kemeri yok. Çocuklar bu sıkış tıkış ringlerde diğer hastalarla nefes nefese hastaneye gidiyor.
8) Çocuklar kreş dahil her yere giderken “mahkum kabul” denilen x-ray cihazından geçerek gidiyorlar. Cihaz cereyandan bile ötüyor veya geçerken değersen de ötüyor. Çocuklar defalarca cihazdan zorla geçiriliyor. Bunu seven çocuk görmedim. Hele bazen ayakkabısı ötüyorsa çıkarıyorlar, çıplak ayak geçiriyorlar bazen de tokaları çıkarıyorlar.
9) Çocukların ayrı yatak hakkı yok. Annesiyle 1 kişi sayılıyorlar. Dar bir yatakta beraber yatıyorlar. Adli koğuşlarda hiç tanımadıkları insanlarla aynı ranzayı paylaşıyorlar. Hücreler 2 kişilik, çocukla 3 kişi olunuyor ama devlet çocuğu insandan saymıyor, yok sayıyor. Oysa bir çocuk yetişkinden fazla yer kaplar çoğu kez (varlığı, eşyaları, ihtiyaçları düşünülürse…).
10) Çocukların ağızlarına uygun çatal kaşık verilmiyor. Büyüklere verilen keskin, ince, büyük metal çatal kaşıkla eziyet çekerek yiyorlar (kantinde satılan plastikler ise kalın ve büyük).