Muhtaç Duruma Getirilen Mahpuslara İlişkin Görüş ve Önerilerimiz

Türkiye hapishanelerinde, Haziran 2014 tarihi itibariyle 150 binin üzerinde mahpus tutuluyor. Bu mahpusların önemli bir bölümü kendi ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak. Hapishanelerde tutulan mahpuslar kendilerine verilen 3 öğün yemek ve koğuş aydınlatması dışında temizlik, giyim, sigara, çay gibi bütün ihtiyaçlarını kendileri karşılamak zorundadır. Dahası koğuşa ve odalara (hücrelere) alınacak televizyon, buzdolabı gibi teknolojik aletleri ve bu aletlerin takılacağı prizlere giden elektriği, yani elektrik parasını da mahpuslar karşılamak zorundadır. Eğer ziyaretçiniz veya herhangi bir geliriniz yoksa muhtaç durumdasınızdır. Sigara ya da çay içemez, elbiselerinizi yıkayacak deterjan, banyoda kullanacak sabun bulamaz, idarenin verdiği yemek yenilemez olduğunda kantinden hiçbir şey alamaz, hapiste tutulduğunuz günler, aylar, yıllar boyunca aynı giysi ve iç çamaşırlara mahkûm olursunuz.

Derneğimize gelen mektuplardan biliyoruz ki muhtaç durumda tutulan mahpusların iki seçeneği vardır. İlk seçenek, günde 5-6 liraya başkalarının çamaşırlarını yıkamak, temizliğini yapmaktır. Başta yabancı uyruklu özellikle de Afrika kökenli mahpuslar olmak üzere muhtaç durumdaki mahpuslar bunu yapmaktadır. İkinci seçenek ise günde 6-7 liraya hapishanenin çöp, mutfak işlerinde veya atölyelerinde çalışmaktır. Adalet Bakanlığı İş Yurtları Kurumu Daire Başkanlığı’nın 2012 yılı raporuna göre 8.868’i tam zamanlı, 27.387’si çeşitli zamanlarda ve 611’i de özel işletmelere olmak üzere 36.866 mahpus 6 – 6.5 TL’ye (çıraklar 6 TL, kalfalar 6.25 TL ve ustalar 6.5 TL) çalıştırılmıştır.

“Muhtaç” duruma getirilen mahpusların bu iki seçenek dışında seçenekleri olması gerektiğini düşünüyoruz.

Görüş ve Önerilerimiz:

1- Mahpuslar, kendi istekleri dışında ve devletin güvencesinde oldukları iddiasıyla hapishanelerde tutulmaktadırlar. Mahpusların temel ihtiyaçlarının giderilmesi devletin sorumluluklarından birisidir. Tutuklanıp, çalışma olanaklarından mahrum bırakılan ve aile desteğinden de yoksun olduğunda “muhtaç” duruma getirilen mahpusların yemek dışındaki temel ihtiyaçları da devletin çeşitli kuruluşlarının koordinasyonu sayesinde devlet tarafından karşılanmalıdır.

2- Hapishanelerde çalışmak isteyen mahpuslar için yeni çalışma alanları yaratılmalı ve isteyen mahpuslar çalışarak kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmelidir. Ancak:

a) Çalışmak zorunlu olmamalıdır. Sadece isteyen mahpuslar çalışmalı, mahpuslara zorunlu çalışma dayatılmamalıdır (Bu konuda Anayasa’daki angarya yasağı akılda tutulmalıdır).

b) Çalışan mahpusa çalışmayan mahpusa göre bir ayrıcalık sunulmamalı, çalışan mahpusların “ödüllendirilmesi” adı altında bir ayrımcılık yapılmamalıdır (Örneğin ortak kullanım alanlarından vs. daha fazla yararlandırılmamak, aile görüş süresini uzatmak vb.)

c) Çalışan mahpuslara 6-7 TL arası gibi yetersiz bir ücret verilmesi uygulamasından vazgeçilmelidir. Mahpusların ücretleri gözden geçirilmeli ve bu ücretler mahpusların kendilerinin ve sendika konfederasyonlarının da görüşleri alınarak yeniden belirlenmelidir. Bu yapılmadığı sürece çalıştırılan mahpusların “ücretli kölelik” olarak nitelendirilebilecek imkân ve koşullarda çalıştırıldığı aşikârdır.

d) Çalıştırılan mahpuslar sendikal haklardan mahrumdur. 2012 yılında 300’ün üzerinde hapishanede 36 binden fazla mahpusun çalıştığı düşünülürse bu rakamın ciddiyeti anlaşılır olmaktadır. Kaldı ki 2010 yılında yayınlanan bir genelge ile artık özel işletmeler de hapishanelerde atölyeler kurmakta ve günde 6-7 TL’ye mahpus çalıştırabilmektedir (Adalet Bakanlığı’nın bilgi edinme başvurumuza verdiği 9 Ocak 2014 tarihli cevaba göre 2013 yılında özel işletmeler için çalıştırılan mahpus sayısı 1.194’tür). Çalışan mahpusların sendikalaşmasının önü açılmalı, her hapishanede işçi mahpusların temsilcileri belirlenmeli ve bu temsilciler işçi mahpusların haklarını savunabilmelidir.

Yukarıda sayılan 4 koşul sağlanarak mahpusların çalışma alanları ve olanakları arttırılmalı ve muhtaç duruma getirilen mahpuslar başta olmak üzere çalışmak isteyen mahpusların çalışmasına olanak sağlanmalıdır.

3- Türkiye hapishanelerinde yüzlerce yaşlı, hasta ve bebekleriyle beraber hapishanede tutulan kadın mahpus bulunmaktadır. Çoğu çalışamayacak durumda olan bu mahpusların, çalışması beklenmeden, temel ihtiyaçları karşılanmalıdır.

4- Mahpusların temel ihtiyaçlarının karşılanması için devlet kaynaklarının da ötesinde ilk olarak hapishanelerin kendi kaynakları kullanılabilir. Burada iki temel kaynak söz konusudur:

a) Hapishanelerin kantinleri. Bu kantinler hapishanelerin hesabına döner sermaye olarak işletilmektedir. Burada, mahpuslardan elde edilen paranın bir kısmının muhtaç duruma getirilen mahpuslar için kullanılması karar altına alınmalıdır.

b) Emanet para faizleri. 2005 yılında yayınlanan ilgili yönetmelik gereği mahpusların paraları kendilerine verilmemekte ve hapishane idareleri tarafından “emanet”te tutulmaktadır. “Emanet para” olarak adlandırılan bu paralar faiz geliri elde edilmek üzere hapishane idareleri tarafından işletilmektedir. Emanet paranın ve elde edilen emanet para faizinin toplam tutarını, Adalet Bakanlığına ilki 26 Aralık 2013, ikincisi ise 21 Nisan 2014 tarihinde olmak üzere iki defa sormuş olmamıza rağmen“Ceza infaz kurumlarına giren ve çıkan tutuklu ve hükümlü sayısının değişkenlik gösterdiği” gerekçesiyle bu sorularımıza cevap alamadık.

İlgili yönetmelikte (Hükümlü Ve Tutukluların Emanete Alınan Kişisel Paralarının Kullanımına Dair Yönetmelik) emanet para faizleri için “ Hükümlü ve tutuklular emanet para hesabında biriken faiz gelirleri ile ilgili olarak ceza infaz kurumları lehine açık feragatte veya hibede bulunabilir. Bu paralar hükümlü ve tutukluların eğitim ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması ile iyileştirilmeye yönelik faaliyetlerde eğitim kurulu kararı ile kullanılır.” denilmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki emanette tutulan para mahpusların parasıdır ve bu paradan elde edilen faiz de bu mahpuslara aittir. Bu faiz gelirini hapishane idaresine bırakıp bırakmayacağı mahpusa açıkça sorulmalı ve onayı alınmadığı sürece bu para mahpusun hesabında kalmalıdır. Faiz gelirini hapishane idaresine bırakan mahpuslardan elde edilen faiz gelirinin ise “muhtaç” duruma getirilen mahpuslar için kullanılması düşünülebilir. Öğrenim, sosyal ihtiyaç, iyileştirme gibi faaliyetler zaten devletin sorumluluk alanı içindedir ve mahpuslardan elde edilen faiz gelirinin bu faaliyetler için harcanması gereksizdir.

Temel ihtiyaçlarından bazılarını karşılayamayan ve “muhtaç” duruma getirilen mahpuslar sorunu Türkiye hapishanelerinin ciddi sorunlarından birisidir. Bu yapısal bir problemdir. “Hayırseverlik” ya da “yardım” girişimleri ile bu yapısal problemi çözmek mümkün değildir. Yukarıda dile getirdiğimiz görüş ve öneriler doğrultusunda adımlar atılması bu yapısal problemin çözümü için bir adım olarak görülmelidir.

Adalet Bakanlığı bu yapısal problemin çözümü için, hiçbir rezerv koymadan ilgili bütün sivil toplum örgütleri ile bir araya gelebilmeli, bu sivil toplum örgütlerinin mahpuslarla bir araya gelebilmesinin önünü açmalı ve onların da katkısıyla ortaya çıkarılan öneriler doğrultusunda adımlar atabilmelidir. Bu gerçekleştirilmediği sürece “muhtaç” hale getirilen mahpusların başlıca sorumlusu devlet olmaya devam edecektir.

Devletin sorumluluğunun yanı sıra konuyla ilgili kişi ve kurumlara özellikle de ilgili sivil toplum örgütlerine ciddi sorumluluklar düşmektedir. Orta yerde duran bu yakıcı sorunu ortadan kaldırabilmek için farkındalık oluşturmaktan, çözüm önerileri formüle etmeye ve oluşturulan bu çözüm önerilerini gündeme getirip hak temelli bir mücadele yürütmeye ihtiyaç var. Bu sorunu görüp de çözümü için adım atmayan her kişi, kurum ve kuruluş da en az devletin kendisi kadar sorumludur.

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST)

Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV)

Mahpus Mektuplarından Alıntılar

Çarşaf, tuvalet eşyaları gibi temel şeyler son derece az. Çarşafların altı ayda bir değişmesi gerekiyor ama ben 27 ay boyunca aynı çarşafı kullandım. Ziyaretçisi olmayan Afrikalı mahpusların parası da olmuyor. HIV pozitif olan mahpusların bu durumlarından dolayı hapishanede çalışmalarına izin vermiyor ve banyo sabunu, çamaşır deterjanı ve daha bir sürü çok temel şey konusunda cezaevinin bu insanlara hiçbir yardımı olmuyor, şekeri dahi mahpuslar kendileri alıyorlar. Çalışamayan, para kazanamayan, evden para alamayan bir mahpusun durumunu varın siz düşünün ne kadar zor (Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’nden bir mahpus).

O iki bey gittikten sonra 50 liralık bir makbuz aldım. İçlerinden biri benim hesabıma yatırmış. Lütfen mümkünse benim için onlara teşekkür eder misin? Bu para sahiden çok işime yarayacak burada almam gereken çok şey var. Hastalanmadan önce örgü örüp tığ işi yaparak kışın bundan birazcık para kazanıyordum. En azından temizlik malzemesi filan alabiliyordum. Burada bize hiçbir şey vermiyorlar, ne içecek su ne sabun ne diş macunu, şeker vb, sadece bedava çay var. Bana kimseden para gelmiyor çünkü ailem yok ve elçilik yardımcı olmuyor. Ayrıca 3 kız için ayda 5’er liradan bizim koğuşun koridorunu temizliyordum ama şimdi temizlik ya da ağır işler yapmama izin verilmiyor. Lütfen beylere benim için teşekkür et, ağladım, çünkü burada çok fazla iyi insan yok (Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’nden bir mahpus).

Bizler için inanın giyim eşyası çok önemli. Koğuşta 7 kişiyiz, doğru dürüst hiç kimsenin durumu olmadığı gibi giyim eşyası konusunda da sorun yaşıyoruz. Bizlere göndereceğiniz eşyaların sıfır olması da önemli değil, çevrenizde bulunan trans bireylerin giymiş olduğu ve kullandığı ayakkabılar da olabilir. Çünkü eşya konusunda ve ayakkabı konusunda sıkıntılar yaşıyoruz (Bafra T Tipi Hapishanesi’nden bir mahpus).

Dernekten başka hiç kimselerden yardım talebinde bulunamıyoruz. Çünkü ailelerimiz tarafından bile hor görülen ve dışlanmış trans bireyleriz. Burada bile trans bireylerine zamanında çok yardımda idare tarafından yardım edildi. Fakat idare bile artık yardım etmiyor. Aileniz sizlere yardım etmiyorsa biz neden edelim diye söyleniyorlar. Aylardır biz trans bireyleri hiçbir konuda idareden de yardım beklemiyoruz. Koğuşta eksiklerimiz olduğu halde talepte bulunmuyoruz. Karavana yemeği hariç kendimize kantinden maddi olarak durumumuz olmadığından hiçbir yiyecek ve içecek alamıyoruz. İnanın her şeye hasret kaldık (Bafra T Tipi Hapishanesi’nden bir mahpus).

Değerli arkadaşlarım, ablalarım evinizde giymedikleriniz ne varsa yollayın. Çaresizim inanın. Ailem ile diyaloğum yok. Parasızım, çaresizim yardım edin lütfen (…) Şu an inanın iç çamaşırım dahi yok (…) Giyecek elbiselerim yok. Sadece iki tane yırtık tişörtüm ve pantolonum var (…) Lütfen sesimi duyun. Çaresizliğime elinizi verin (Kandıra 2 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nden bir mahpus )