TCPS Basın Duyuruları 3
Türkiye’de mahpus sayısı son 10 yıl içinde 3 katını aşan bir artış gösterdi. 1950’lerden itibaren 50 bin civarında seyreden mahpus sayısı 2005 yılından itibaren (55.870) katlanarak arttı ve 2016 yılı başında 185 bine ulaştı. Hapsetmek, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bir çok ülkede giderek daha az kullanılan bir ceza infaz yöntemiyken Türkiye’de ise önemini arttıran bir ceza infaz yöntemi haline getirildi. 2000-2015 yılları arasında Avrupa’nın mahpus nüfusu yüzde 21.3 azalırken Türkiye’nin mahpus nüfusu ise yüzde 226.2 arttırıldı. Türkiye, bu mahpus nüfusuyla dünyada 9. sırada yer alıyor.
Mahpus sayısının bu kadar artıyor oluşu, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün açıklamalarında da görüleceği gibi yasaların suç olarak kabul ettiği fiillerde bir patlamayla alakalı değil. Devlet yetkilileri “suç”larda bir patlama olmadığını ancak “suçla etkin mücadele”, “suçluların tespitinde artış” olduğunu söylüyorlar. “Suç”larda mahpus sayısının artışına paralel bir artış olmamasına rağmen mahpus sayısının artması tutuklamanın, hapis cezası vermenin bir tedbire dönüştüğünü göstermektedir ve bu endişe verici bir durumdur. Bu durum “suçla etkin mücadele” adı altında daha önce suç olarak görülmeyen bir çok fiilin suç haline getirildiği ve bir çok insanın hapse gönderildiği endişesine neden olmaktadır.
Haberlerinden dolayı tutuklanan gazeteciler, barış talebini dile getirdiği için tutuklanan akademisyenler, avukatlık mesleğini icra ettiği için tutuklanan avukatlar… Tüm bunlara tanık olduk, oluyoruz.
11 bin siyasi mahpus!
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın 1 Mart 2016 tarihinde basına yansıyan açıklamasına göre 184.494 mahpusun 11.056’sı “terör” kategorisi içerisinde. Bu mahpusların 6.592’si PKK/KCK, 518’i DAEŞ (IŞID), 366’sı ise FETÖ/PDY üyeliği gerekçesiyle hapiste.
Adalet Bakanlığı’nın derneğimizin bilgi edinme başvurusuna verdiği 30 Aralık 2013 tarihli bilgi edinme başvurusuna göre 145.598 mahpusun 7.012’sini siyasiler oluşturuyordu. 2016 yılına geldiğimizde mahpus sayısının geneli yüzde 27’lik bir artışla 185 bine çıkarken siyasi mahpuslar arasında bu oran 57’dir. Yani 2015 yılı içerisinde siyasi mahpusların artışı genel mahpus nüfusunun artışının iki katından fazladır.
Hem genel artışa hem de bu genel içerisinde siyasi mahpusların artış oranına baktığımızda ciddi bir kriminalizasyon süreci içeresinde olduğumuzu söylemek mümkündür. Devletin uygulamalarında ve vatandaşlarıyla kurduğu ilişkide haklar ve özgürlükler değil güvenlik teması ön plana çıkmakta ve “polis devleti” eleştirileri akla gelmektedir.
Son süreçte Kürt coğrafyasında yürütülen operasyonlar, kitlesel diyebileceğimiz ölümler ve tutuklamalar, akademisyenlere, avukatlara, doktorlara, öğrencilere yönelik baskılar bu sayıların artışında önemli rol oynamaktadır.
Bu yaklaşımı kaygı verici buluyor ve eleştiriyoruz…
Hüseyin Boğatekin ve Ramazan Demir’e özgürlük istiyoruz!
Özgürlükçü Hukukçular Derneği avukatlarından Hüseyin Boğatekin ve Ramazan Demir derneğimizin çalışmalarına katılmış, adli-siyasi, Türkiyeli-yabancı, heteroseksüel-LGBTİ ayrımı yapmadan bütün mahpusların sorunları ile ilgilenmeye çalışmışlardır. İnsan haklarına inanmış, haklar ve özgürlükler mücadelesi vermekte olan avukatlardır. Onların ve diğer ÖHD’li avukatların tutuklanma karalarını kınıyor, tutuklu avukatların özgür bırakılmalarını talep ediyoruz.